Ben kimim ve neden emzirme ile ilgili bir blog yazıyorum?


Adım Esen. Geç yaşta anne olmuş bir hekimim. Çocuk doktoru veya emzirme danışmanı değilim. Uzmanlık alanım Dahiliye.

Yurtdışında yaşıyorum ve bulunduğum yerin gebelik ve doğum anlayışı ülkemizdekinden çok farklı olduğu için doğum sonrasına yönelik yeteri kadar eğitime ulaşamadığımı düşünüyorum. Çocuğumu hiç hekim görmeden doğurdum (birçok modern ülkede normal doğum için hekim gerekli değil, ancak ebelerin konularına çok hakim olmaları ve ters gidebilecek durumlarda hemen hekime haber vermeleri zorunlu.)

Bebeğim, hastanemizin rutini olarak doğum sonrasında daha doğum odasındayken mememe kondu, ve orada mememi hemen emdi, tartımlarda olsun, bakımlarda ve değerlendirmelerde olsun benden bir saniye bile ayrılmadı, ancak daha sonra odamıza gittiğimizde memeyi tekrar tutamadı. Ebeler bebek memeyi tutamadığı için bize elle kolostrum sağmayı gösterdi, ancak böyle bir şeyi ilk defa yaptığım için beceremedim. Çok çok az sağabildiğim kolostrumu verdim ancak gerçekten damla damla geliyordu, sonuçta bebeğim ememedi, ebelere bebeğin ememediğini ve aç olduğunu söylememize rağmen “halledersiniz” yanıtı aldık (tahminen dil engeli de sıkıntı oldu), ve bebeğim yaklaşık 36 saat kadar aç kaldı, emziremedim. Ondan sonrası malum, sarardı, fototerapi (ışık tedavisi) aldı, ve en sonunda fiziksel bir bulgu olunca ebeler bizi ciddiye alıp bebeği besleyebilmemiz için başka yollar gösterdiler.

Sonrası benim için zor bir dönemdi… bebeğim emmedi, sütümü sağdım, silikon uçla besledim (bunu memeden emmek olarak algılamıyorum maalesef), bebeğim persentil eğrisinin altına düştü, bebeğimin hemşiresi çok yanlış önerilerde bulunarak beni sütümün yetmediğine inandırmaya ve bebeğime biberon verdirmeye çalıştı… vb vb vb…

Bunları neden anlatıyorum? Emzirme hakkında tıp fakültesinden sadece iki cümle hatırlıyorum: “Her kadın emzirebilir” ve “Her kadının sütü yeter.” Kendim emziremeyince anladım ki hayır, emzirmek o kadar basit ve sadece içgüdüsel bir şey değil, bebeği şarja bağlar gibi olmuyor. Her bebek annesinin memesini bulunca hemen ağzına almıyor, hatta bir kısmı bulamıyor. İnsanın kendisine ve sütünün yeteceğine güvenmesi kolay olmuyor. Ve bu kadarcık bilgi de hiç bir şeye yetmiyor! Sonuçta ben de kafama koydum, yanlış başlamış olabilirim ama doğrusunu yapacağım dedim, ve emzirme hakkında ne bulduysam okumaya karar verdim. (Bebeğim bana yapışık yaşadığı için bol bol da vaktim oldu!)

Okumaya, interneti karıştırmaya, konunun uzmanı olan insanlara sorup soruşturmaya başladım, ve bu arada Facebook üzerinde Lohusa Doktorlar diye bir grup keşfettim. Kızkardeşlerimden hem annelikle ilgili bilmediğim yüzlerce şey öğrendim, hem de karınca kararınca destek olmaya çalıştım… bir süre sonra baktım ki ortamda emzirme soruları bana sorulmaya başlanmış… emzirme problemlerinin altında etiketlenmeye başlamışım… özelden sürüyle sorular gelmeye başlamış. Bebeklik gibi, emzirme bilgilerim de doğal bir gelişim sürecinden geçmiş, gittikçe artmış. Şu anda ikiz emzirme dahil birçok emzirme sorusunun cevabını biliyorum, her gün yeni bilgiler geliyor, yeni yayınlar çıkıyor… bunları da okumaya çalışıyorum. Bu benim uzmanlık alanım olduğu için değil, insanlar bana güvenip sordukları için… Demek ki annelere gerçek hayatta yeteri kadar emzirme desteği verilmiyor diyorum.

Bebeğimi emzirmeye çalıştığım süreç benim için gerçekten zorlu bir süreçti… Kimsenin benim yaşadıklarımı yaşamasını istemiyorum. Bu sayfaları yazmamın nedeni de bu, ve Lohuş Kardeşlerim’in hastalarına da aktarabilmeleri için yazdıklarımı kamuya açık hale getirmemi rica etmeleridir.

Tekrar söylüyorum, bu benim uzmanlık alanım değil, tamamen kendi okuduklarıma, anladıklarıma bağlı. Bir kısım konu haricinde çoğunda kendime ait bir tecrübem de yok, ancak çok defalar olumlu geri dönüş aldım. İnanın “bebeğimin emdiği sütün her damlasında emeğiniz var” lafını duymak kadar güzel bir şey de yok.

Hedefim pediyatristlerinizle aranızı bozmak değil, burada okuyacağınız bilgiler de mutlak doğrular değil, ki birden çok bebeği olan çoğu kişinin de söyleyeceği bu olacak, her bebeğin doğrusu, düzeni kendisine özgü. Ancak benim “pet peeve” diyebileceğim, yani “nefret ettiğim, duyunca sinirlerimi hoplatan” bazı kırmızı çizgilerim var. Minnacık yenidoğanlara uyku eğitimi verilmesi bunlardan biri (ki paranoyak olacak kadar SIDS okuyunca “bebeğimi seviyorsam birkaç ay olsun sabretmeliyim” diyorsunuz), bir diğeri bebeklere gereksiz yere mama verilmesi, bi de annelere gereksiz yere ”senin sütün yetmiyor” denmesi.

Ben bu kırmızı çizgilerden kendimi eğiterek uzak kalabildim… Çok uzun bir yoldan geçtim bebeğimle, çok sabır göstermem gerekti, ve bebeğim memeyi ilk defa itirazsız, kendisi isteyerek arayarak aldığında 6 aylıktı. Şimdi mi? 20 aylık ve tam bir meme canavarı! ☺

Bebeğimi emzirebilmem konusunda sadece çevrimiçi olarak paylaştıklarıyla bile çok büyük destek olan, blogumu oluştururken de bilgi ve bazen direkt olarak kaynak desteği sağlayan şu kişi ve kurumlara çok teşekkür ediyorum:

Amningshjälpen, ve özelinde Anna Maria Westlund, IBCLC
Dr.Jack Newman (International Breastfeeding Centre)
Jessica Barton, IBCLC
Kelly Bonyata, IBCLC (kellymom.com)
LLL Türkiye
Nancy Mohrbacher, IBCLC
San Diego Breastfeeding Center
Södra Älvsborg Hastanesi Emzirme Polikliniği


Bebeğimin emdiği sütün her damlasında bu insanların emeği var.

Kısacası ben buyum, ve yazılarımda emzirme serüvenimi, ve bu süreçte emzirme ile ilgili öğrendiklerimi okuyabileceksiniz.

Görüşmek üzere,
Esen Dönmezer