Blog Yazıları

İkiz emzirmek bir hayal değil – İkiz emzirme hakkında doğru bilinen yanlışlar ve ikiz emzirme hikayem (1)

İkizleri sadece emzirerek büyütmek mi? Evet, mümkün…

Merhabalar, ben Eylül. İkizlere hamile olduğumu öğrendiğim andan itibaren etrafımı saran “İkiz emzirmek mi? Yok artık daha neler, yetmez o süt yetmez. Sen mamaları hazır indirimdeyken al, stokla. Çok lazım olacak sonra.” yorumlarına kulak asmadan 23 ay boyunca sürdürdüğüm emzirme maceramı sizlerle paylaşmak, isteyince herşeyin mümkün olabildiğini göstermek için buradayım.

Bir ikiz annesi olarak henüz yolun başındaki ikiz annelerine/anne adaylarına verebileceğim en büyük tavsiye, her konuda bir fikri olduğunu düşünüp yorum yapan herkese kulaklarınızı tıkamanız olacaktır. Artık en güzel bilgilerin bir tık uzağımızda olduğu bir çağdayız. Doğru kaynaklardan, doğru kişilerle iletişime geçerek bebeklerinizi mümkün olan en iyi şekilde, sağlıkla büyütmeniz, dilediğinizce emzirmeniz mümkün…

Halen büyük bir kesime şaşırtıcı ve imkansız gibi görünse de, iki tane olsalar bile mümkün!

Memelerde süt üretimi nasıl oluyor? İki bebeğe yetecek kadar süt üretimi mümkün mü?

Sizlere kısaca emzirmenin fizyolojisinden bahsederek bu işin nasıl mümkün olduğunu anlatmakla başlamak istiyorum. Bir annenin vücudu hamileliği boyunca bebeğin doğumu sonrası ona her açıdan faydalı olabilecek şekilde değişime uğrar. Bu değişimin büyük bir kısmı meme dokusunda olur. Meme dokusunu oluşturan kanallar ve bez yapıları büyüyerek süt depolamaya hazır hale gelir. Doğum eyleminin başlamasıyla anne rahminden salınan oksitosin hormonu sayesinde beyindeki hipofiz
bezinden prolaktin denilen hormon salınır ve meme bezleri süt üretmeye başlar. Bu hormonun üretimi bebek meme başını ağzına alıp her emmeye başladığında uyarılır ve emzirilen süre boyunca süt üretimi bu şekilde devam eder. Memelerde süt üretimini arttıran en büyük etken “bebeğin emmesi”dir. Bebek ne kadar emerse, memeler de o kadar süt üretir. Fizyolojik tabirle, meme başından bebeğin emmesiyle
salınan prolaktin hormonu salınımı ne kadar uzun süre devam ederse, süt üretimi de o kadar süre devam eder.

Peki denklemimize iki bebek girdiğinde ne değişir? Memelerden tek değil iki bebeğe yetecek kadar süt üretimi istenmesi dışında pek de bir şey değişmiyor aslında. Meme başı iki kat fazla uyarıldığında iki kat fazla süt üretimi gerçekleşiyor. Elbette vücudun ve memelerin buna alışması biraz süre alıyor, ama sonuçta meme bezlerinin gelişimi iki bebeği besleyecek derecede oluyor ve bu da iki bebeğe yetecek kadar –hatta
bazen daha da fazla- süt üretilmesiyle sonuçlanıyor.

Doğumdan sonraki ilk günlerde sütüm hemen gelir mi? Gelmezse ne
yapmalıyım?


Memelerin ilk defa süt üretmeye başlaması yukarıda bahsettiğim gibi doğum sırasında kasılan anne rahmi sayesinde olur. Normal doğum sonrası anne sütünün hemen gelmesi bu nedenledir. İkiz hamileliklerde normal doğum zaman zaman mümkün olsa da, bebeklerin anne karnındaki farklı yerleşimleri sebebiyle çoğu doğum sezaryenle olmaktadır. Suyun gelişinin yani doğum eyleminin başlaması beklenilip sezaryen yapıldığında anne sütü daha çabuk gelse de, suyun gelişi beklenmeden yapılan planlı sezaryen doğumlarda da bebeğin hemen anne memesine konulması ile sütün çabuk
gelişini sağlamak mümkündür. Yukarıda da bahsettiğim gibi, sütün üretimini sağlayan en önemli şey “bebeğin emmesi”dir.

Gelelim benim hikayeme… Bebeklerim ikiz bebekler için miad yani doğum zamanı kabul edilen 37. haftaya kadar geldikleri için birçok ikiz annesine göre çok şanslıydım. Ama yolun başında olduğum o dönem, henüz dışarıya kulaklarımı tıkamayı öğrenemediğim ve başıma geleceklerden bihaber olduğum için pek çok ikiz anne adayı gibi ben de son haftalarımı ya erken doğarlar da başlarına bir şey gelirse diye endişelenerek geçirmiştim. Çünkü ikiz bebeklerin çoğu prematüre doğardı, çünkü ikiz bebeklerin çoğunun yoğun bakımda küvözlerde takip edilme ihtiyacı olurdu, çünkü
ikiz doğum yapan annelerin sütü hemen gelmezdi ve hastane çantasında mutlaka mama ve biberon hazır beklemeliydi.. Haydi gelin hep birlikte bu “genellemelerin” üstesinden nasıl gelebileceğimizi görelim..

Doğumdan hemen sonra odaya geldiğimde, bebeklerim çoktan oradaydı. Ben daha kendime gelmeye çalışırken kontrole gelen yenidoğan hekimimiz doğum haftasına göre biraz zayıf doğan oğlumun akciğerlerinde biraz sıvı ile doğduğundan dolayı nefes almakta kısmen zorlandığını, bir süre yoğun bakımda takip edilmesinin iyi olacağını söylerken başlamıştı ikiz anneliğim. O dakikadan sonra hiç geçmeyecek olan kalbimin
ortadan ikiye bölünme hissi… Oğlum daha kucağıma bile alamadan yoğun bakıma giderken, hemşirelerin kızımı bir an önce emzirmeye başlamam için kucağıma koymasıyla başladı emzirme maceram. Aklım bir yandan hayatının ilk dakikalarında benden ayrılan oğlumda, bir yandan kucağımda huzur bulan ve minicik ağzıyla mememi hemen bulan kızımda idi. Meme başımın uyarılmasıyla doğum sonrası rahmimde oluşan ağrı süt üretiminin başladığının göstergesiydi. Birkaç saat sonra hemşirenin de yardımıyla mememden sarı parlak renkli ilk süt olan “kolostrum” geldiğinde nasıl da heyecanlanmıştım. Tıp fakültesi boyunca bize ilk gelen sütün ne kadar değerli olduğundan bahsedilirdi ama oğlum yoğun bakımdaydı ve o ilk sütü alamıyordu, bir yanım eksik emzirmeye alışmaya devam ediyordum. Daha önce yaptığım araştırmalar ve okuduklarım neticesinde hastane tipi pompaların ilk günlerde kullanımının önemli olduğunu duyduğumdan, kızım emmekten yorulduğunda pompayla süt sağmaya çalışıyordum ama birkaç damla süt dışında pek gelen bir şey
olmadı.

Ertesi sabah, oğlumun durumunun iyiye gittiğini, yoğun bakıma gidip bir süre emzirmem gerektiğini, eğer memeyi tutabilirse eve çıkabileceğimizi söylediklerinde tüm ağrılarımı unutup nasıl da koşarayak gitmiştim yoğun bakıma. Oraya girip, minicik bebeklerini beslemeye çalışan annelere tıp fakültesinde öğrenci olduğum günlerden de aşinaydım ancak bir anne olarak orada bulunmak bambaşka bir histi. Yaklaşık bir saat boyunca bir sağ, bir sol memeyi vererek oğlumu emzirmeye başladım, bir yandan kalbim olanca hızıyla çarpıyor bir yandan da memeyi iyi tutabilmesi için dua ediyordum. Bir saat sonunda oğlumun durumunun iyi olduğunu, memeyi iyi kavradığını, eve kardeşiyle birlikte çıkması için bir sorun olmadığını duyduğumda nasıl da sevinmiştim. Ama asıl macera işte şimdi başlıyordu…

Eve geldiğimizde ilk yaptığım iş kendisi de emekli bir hemşire olan annemi dinleyerek ayakta bile duracak halim olmamasına rağmen duşa girmek oldu. Sıcak suyla birlikte duştan çıktığımda iki memeden birden hızla süt gelmeye başladığında mutluluktan ağlayacaktım. Bebeklerimin ağzı henüz tüm memeyi kavrayacak kadar büyük olmasa da, emzirmeye çalışmaya devam ettim. Onlar emmekten yorulup uykuya daldığında da kiraladığım hastane tipi pompa ile sağım yaptım. Evde ilk günüm ne yapacağımı pek de bilmez bir halde bu şekilde geçti.

Kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak yeni doğum yapan annelere en önemli
tavsiyelerimden biri, ne kadar zor olursa olsun hemen duşa girmeleri olacaktır. Sıcak suyun etkisiyle birlikte memelerde üretimi başlamış olan süt hızla iniyor. İkinci en büyük tavsiyem ise doğumdan önce fırsat buldukça “elle sağım” videosu izlemeleri olacaktır. Ben elle sağım tekniğini birkaç gün sonraki pediatrist muayenemizde öğrendiğim için, ilk günlerde çaresizce hastane tipi pompa ile emme yeni başladığı için zaten acıyan meme başlarımı fazla zorlamışım. Elle sağım makine ile sağıma göre
üst meme kanallarındaki sütün aşağı inmesini kolaylaştırır ve sizi ileride
yaşayabileceğiniz olası tazyik problemlerinden ve meme başı yaralarından korur. Üçüncü ve de en önemli tavsiyem ise eğer bebeklerinizin sağlığı el veriyorsa doğum sonrası mümkün olan en kısa sürede bebeklerinizi emzirmeye başlamanız olacaktır. Sütün meme ucuna kadar inmesi bir süre alacak olsa da bir an önce üretimin başlaması ve devam ettirilmesi ve de bebeklerin bağışıklığı için çok çok önemli olan ilk sütün (kolostrum) gelmesi için bebeklerin mümkün olan en kısa sürede meme ile
buluşturulması gerekmektedir.

Yazımın devamında bebeklerim sarılık geçirip hırçınlaştıklarında yaşadığım meme reddi ve uyguladığım yöntemler ile emzirme macerama ve önerilerime kaldığım yerden devam edeceğim.

Uzm.Dr.Eylül Gün
Instagram: @traveladdictedfamily